#iklimadaleti

Derneğimizin önümüzdeki dönem çalışmaları arasında gençlerle İklim Adaleti Eğitimi alanında çalışmak yer alıyor. Önceliğimiz İzmirli gençler olmak üzere konunun ulusal yaygınlığını artırmak. Savunuculuk faaliyetleri yürütmek istiyoruz.

Faaliyet planımızı şekillendirirken şu soruları gündemimize getirdik: 

  • İzmir’de ve Türkiye’de  iklim krizi ve iklim adaleti ile ilgili bireylerin bilgi seviyeleri ne durumda?
  • İklim Krizi ve Adaleti ile ilgili yeterli kamuoyu var mı?? Farklı aktörlerin  bu konu hakkında farkındalığı hangi  seviyede? 
  • Demokratik katılım mekanizmaları nasıl işliyor ya da işliyor mu? Bireyler bu konuda karar alıcılara etki edebiliyor mu? 

Bugün iklim kriziyle mücadelede bireylere düşen sorumluluğun altı sıkça çiziliyor. Bizler hem birey hem de dernek olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Ancak kurumların küresel ısınmayı arttırmadaki rolünün büyüklüğünü gözden kaçırmamak gerektiğini düşünüyoruz. “İklim adaleti” kavramının da işaret ettiği üzere iklim krizini bugünkü seviyesine getiren etkinlikler bireylerden ziyade toplulukların, kurumların etkinlikleridir. Giderek şiddetlenen iklim krizinin sonuçlarıyla bugün yüzleşense karbon ayak izi oldukça küçük olan topluluklardır. Gerçekleşen bir doğal afetin sonrasında afetten etkilenen mahallelerin gelir seviyelerine bakmak ne demek istediğimizi net bir biçimde ortaya koyacaktır. Çünkü aynı kentin farklı mahalleleri aynı doğa olayından farklı şekillerde etkilenmektedir.

Dört Mevsim Derneği olarak, İklim Adaleti’nin İzmir’de ve Türkiye’de kamuoyunda yeterince karşılık bulduğunu düşünmüyoruz. Bu yüzden akran eğitimi modelini kullanan ve non formal eğitim teknikleriyle gençlere yönelik bir dizi atölye, eğitim ve faaliyetler ve eylem planı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Öncelikli amacımız gençleri konuyla ilgili güçlendirmek ve bilimsel verilere dayanarak bilgi seviyelerini artırmak. Bireylerin gündelik pratiklerini sadeleştirmek ve doğa dostu yapmak elbette çok değerli ve önemli ancak küresel iklim kriziyle başa çıkmak için karar vericileri harekete geçmemiz şart.  Bu sebeple faaliyetlerimize demokratik katılım ve savunuculuk başlıklarını da ekledik.  Öncelikli olarak İzmir kentinin iklim krizine dayanıklığınını artırmak, yeşil enerji kaynaklarına sahip olmasını talep etmek ve iklim adaleti için bir afet gerçekleşmeden önce dezavantajlı mahallelerin direncini ve toparlanma kapasitesini artırılmasını talep etmek istiyoruz. Karar vericileri  harekete geçirmek için savunuculuk faaliyetleri gerçekleştirmek, var olan iklim krizi ve adaleti için kamuoyu oluşturmak istiyoruz.